1-Tembeliz
Gün içinde hiç bitmeyen stres ve yaşadığımız gerginlikler... Bunlar bir zaman sonra bizim sürekli her şeyden şikayet etmemize neden oluyor. Gün içinde sürekli oradan oraya koşturan bedenimiz, akşam olduğunda da aynı tempoda devam edemiyor. Bir yerden sonra iflas ediyor. Hangimiz çok yoğun tempolu bir iş gününden sonra akşam 1 saat egzersiz yapıyoruz mesela? Akşamımızı faydalı uğraşlarla geçirmek yerine ne yapıyoruz? Televizyon kumandasını elimize alıp saatlerce o dizi senin, bu film benim tembel tembel oturup akşamımızı öldürüyoruz.
Nasıl üstesinden gelirsiniz?
Kendi işlerinizi başkalarına yaptırmayın. Çok yorgun olabilirsiniz. Canınız ütü yapmak istemeyebilir. Ancak annenize "pantolonumu ütüler misin" demeyin. Kendi işlerinizi kendiniz yapın ki sevmediğiniz işleri başkalarına yaptırma alışkanlığınız olmasın. Unutmayın, annenizin de veya işi yüklediğiniz kişinin de bir sabrı var. Bir gün o da "yeter artık" diyebilir. Yapmanız gereken işleri hiçbir zaman ertelemeyin. Erteledikçe o işi yapma şevkiniz daha çok kırılacaktır.
2- Meraklıyız
Sevgilimize, arkadaşımıza sorduğumuz soruların hiçbir zaman ardı arkası kesilmez. Her zaman onlarla ilgili daha çok şey öğrenmek ve bizimle ilgili ne düşündüklerini bilmek isteriz. Hangimiz en yakın arkadaşımızın veya sevgilimizin günlüğünü karıştırmadık ki? Veya onun e-posta kutusuna girip maillerini okumadık ki? Eğer bunları yapmasaydık bize hazırlanan sürpriz doğum günü partilerini veya arkadaşlarımızın bizim hakkımızdaki gerçek düşüncelerini nasıl bilebilirdik ki zaten?
Nasıl üstesinden gelirsiniz?
Onunla konuşurken ona merakınızı hissettirmeyin. Doğal ve kurnaz davranın. Arkadaşınızın ya da sevgilinizin size daha çok bilgi vereceği şekilde cesaretlendirici ve şaşırmış sorular sorun. Merakınızı gizlemeyi öğrendiğinizde karşınızdaki size zaten öğrenmek istediklerinizi kendiliğinden söyleyecek. Yeter ki siz onun anlattıklarını ilgiyle dinleyin. Ona önem verdiğinizi hissettirin.
3- Açgözlüyüz
Her zaman daha çok ve daha leziz yemekler isteriz. Söz konusu olan eğer tatlıysa asla hayır diyemeyiz. Bir dilim çikolatalı pasta tüm cazibesiyle karşımızda dururken ve bize "beni yersen daha enerji dolu ve çekici olacaksın" diye haykırırken bizim onu reddetmemiz mümkün mü? İstediğimiz kadar tok olalım; Virgina Woolfun ne dediğini hatırlayalım: İnsan yemek yememişse, iyi de düşünemez, sevişemez, uyuyamaz
Nasıl üstesinden gelirsiniz?
Gecenin yarısında yediğiniz bir parça çikolatanın sizi tombiş birine dönüştüreceğini düşünerek canınızı sıkmayın. Size kilo aldırdığını düşündüğünüz yiyecekleri, tatlıları kendinize ödül olarak koyun. Mesela "kitabımı okumayı bitirdiğimde veya projeyi teslim ettiğimde kendimi ödüllendireceğim. Bir dilim frambuazlı pasta yiyeceğim" deyin. Hem kendinize motivasyon faktörü yaratmış olursunuz. Hem de frambuazlı pastayı yerken pişman olmazsınız. Çünkü onu hak ettiniz!
4- Aşırı gururluyuz
Tabii ki hepimiz değerliyiz. Dolayısıyla da gururluyuz! Bir parça gurur egomuzu tatmin etmek için de her zaman ideal, aşırıya kaçmamak kaydıyla tabii ki! Unutmayın, kendinizi ne kadar çok severseniz, dış dünyaya da aynı ölçüde kendinizi sunarsınız. Başkalarını sevmeden önce kendinizi sevmelisiniz.
Nasıl üstesinden gelirsiniz?
Bir parça gurur herkes için ideal. Ancak gururu böbürlenmeye dönüştürdüğünüz anda sıkıntılar baş göstermeye başlıyor. Etrafınızdakileri kaçıracak veya sizden soğumalarına neden olacak şekilde abartılı davranışlardan kaçının. Kendinizi dünyanın merkezi sanmayın. Kendi kendinize durduk yere çiçek gönderirken başkasından gelmiş gibi bunun nedenini kendinize sorun mesela. Kendi gururunuzu okşayacak saçma davranışlarda bulunmak yerine arkadaşlarınızın gururunu okşayın. Mesela arkadaşınıza yeni elbisesi içinde ne kadar hoş göründüğünü söyleyin. Bir dahaki sefere arkadaşınız sizin gururunuzu okşayacaktır.
5- Dedikoducuyuz
Dedikodu yapmak kendimizi çok iyi hissetmemize neden olur. Her zaman konuşacak bir şeyler bulmamızı sağlar. Başkalarını çekiştirmek bizi mutlu eder. "Ben dedikodu yapmayı sevmem" diyen insanların bile aslında dedikodu yaptığını ve büyük bir haz aldığını da görürüz.
Dedikodu yaparken neye dikkat etmeliyiz?
Dedikoduyu kiminle yaptığınıza dikkat etmelisiniz. Unutmayın yerin kulağı var! Size tavsiyemiz asla samimi olan iki kişiden biriyle diğerini çekiştirmemeniz. Bir gün sonra her ikisi de size düşman olabilir.
6- Alışveriş manyağıyız
Canınız çok sıkıldığında, keyfiniz kaçtığında ne yaparsınız? Genellikle alışveriş değil mi? 1 alana 1 bedava ayakkabı kampanyalarından hangimiz hiç giymeyeceğimiz bir ayakkabıyı almadık ki? Veya yüzde 50 indirim kampanyalarına kanarak yüzde 50 tasarruf ettiğimizi düşünerek neler neler almadık ki! Yeni kıyafet satın almanın bizi daha mutlu yaptığı tartışmasız bir gerçek! Hatta terapiye gitmenize bile gerek yok. Dertlerinizden kurtulmanız için alışverişe çıkmanız yeterli!
Nasıl üstesinden gelirsiniz?
Alışverişe çıktığınızda sadece indirimde diye ürünler almayın. İşinize yarar mı yaramaz mı diye düşünün. Sonra kararınızı verin! Yüzde 50 indirimde diye normalde hiç giymeyeceğiniz bir gömleği almaya gerek var mı? Bizce yok!
7- Kıskancız
Kıskançlık her insanın doğasında var. Az veya çok; Mesela sevgiliniz hem yakışıklı, hem seksi, hem de eğlenceliyse onu kıskanmamamız mümkün olur mu? Tabii ki hayır! Onu boğmayacak şekilde hafif kıskançlığa evet. Ancak onun sizden nefret etmesine neden olacak davranışlara da hayır!
Nasıl üstesinden gelirsiniz?
Öncelikle kıskanç olduğunuzu kabul edin. O duygularla yaşarken, kıskançlığınızı reddetmeniz size hiçbir şey katmayacaktır. Sevgilinize şöyle bir cümle kurabilirsiniz mesela. "Sevgilim benim kıskanç olduğumu sen de biliyorsun. Şule in senin çevrende dolaşarak sana kur yapmasından rahatsız oluyorum." Tüm geceyi mide ağrılarıyla geçirmektense sevgilinizle açık açık konuşmanın faydalı olacağını düşünüyoruz.
0 yorum:
Yorum Gönder